
Ön cephesi dar olan Ciğerci Hulusi lokantası, aslında içeriye doğru uzunlamasına giden büyük bir mekan. Hemen girişte tantuninin kendine has tavasının içinde minik et parçaları pişmekle meşgul. Diğer kebapların yapıldığı mutfak alt kattadır belki, ancak 30 dereceyi geçen, nemli İstanbul sıcağında içeriye girmeyi gözüm kesmedi. Ben de Ciğerci Hulusi’de vitrin önüne atılmış dört küçük masadan birine yerleşiverdim.

Masaların üstünde bulunan kısa ve öz menülerdeki yemekler, minik fotoğraflarında gayet çekici duruyor. Lokantada tantuni ve ciğer dışında çöp şiş, tavuk şiş, Adana ve Urfa var, bir de kerebiç tatlısı denen özgün bir tatlı. Tantuni dışındakileri ister porsiyon olarak isterseniz dürüm olarak alabiliyorsunuz. Tantuni ise, haliyle, sadece dürüm ya da ekmek arası olarak yeniyor.
Tantuni için gittim, bir dürüm tantuni söyledim. Yanına da acılı şalgam suyu. Siparişimin ardından, önüme hemen bir tabakta sumaklı söğüş domates ve salatalık ile bir başka tabakta da minik acı biber turşusu ile taze nane geldi. İşte bu tip mekanlarda insanın gözünü ve gönlünü açan hareketler! Hatta, ayrıca sumaklı soğan da getiriyorlarmış ama ben tantunimi soğanlı istediğim için olsa gerek bana getirmediler. Bunlar insanda o mekana bir kez daha gitme isteği uyandıran incelikler açıkçası. Hatta taze nane gibi, çoğu lokantada yeşillik babında pek önünüzde göremeyeceğiniz bir güzellik beni neşelendiriyor mesela.
Ben önümdekilere keyifle bakarken dürüm tantunim geldi. İştah açıcı bir görüntüsü olsa da, beklediğimden çok daha küçük bir dürüm. Önümdeki menüde fotoğrafı bulunan dürüm tantuni ise daha kallavi görünüyordu açıkçası. O yüzden, ilk gördüğümde bir hayal kırıklığı yaşadım. (Menüdeki fotoğrafların, menüyü tasarlayan grafikerin internetten indirdiği sallama fotoğraflar olmadığını da söyleyeyim, zira Ciğerci Hulusi’nin kendine has sunum şeklini yansıtıyor.)
Neyse, umduğumuz olmasa da bulduğumuzu yiyelim, tantunimi yemeye başladım. Tantuni nedir, ne değildir konulu bir ahkâm kesme denemesine giriş yapmayacağım, ama tantuni çok kolay yapılan, son dönemde İstanbul’daki bir dolu yerde bulabileceğiniz bir yiyecek. “Bu İstanbul'a ne dayasak gidiyor” mantığıyla, güya otantik lokantalar serisine ilk eklenen şeylerden biridir. O sebeple de, kötü etle yapıldığında yediğinize pişman olacağınız bir yiyecektir de. İlk deneyiminizi kötü bir yerde yaşadıysanız, “Mersinliler bunun nesini seviyor?” dersiniz. Ciğerci Hulusi, tantuniyi tanıtmayı kendine gurur meselesi yapmış bir yere benzediği için, yaptıklarına özen gösteriyorlar. Lafı bu kadar uzattım, ne demek istediğim anlaşılmıştır herhalde: Ciğerci Hulusi’nin tantunisi gerçekten güzel. Küçük menülerinde iyi et seçip yağına özen gösterdiklerini (pamuk yağı kullanıyorlar) özellikle belirtiyorlar ki onlar da ortalıkta bolca bulunan “kötü etle yapılmış tantuni felaketi”nden muzdaripler anlaşılan!

Ağzınızın suyu aka aka yediğiniz dürüm tantuni, çok küçük olduğu için hemencecik bitiyor maalesef. Mideniz ortalama bir mideden küçük değilse, bir dürümle doymanız imkansız. Gelen ikramlar da karın doyuran cinsten değil, o sebeple ya yediğinizle yetinecek ve güzel tantuni keyfinizin yarım kalmışlığıyla kalkacaksınız ya da ikinciyi söyleyeceksiniz.
Ciğerci Hulusi, çöp şiş, tavuk, ciğer ve kebapları porsiyon olarak da veriyor. Onlardan sipariş ettiğinizde, masanızı süsleyen ikramlar daha şatafatlı: biraz önce saydıklarım dışında acılı ezme salata ile közlenmiş sebzeler. Bu minik ikramlarına özen gösterdiklerini, domates, biber ve soğanı sizin siparişinizin ardından közlemelerinden anlayabiliyorsunuz. Kısa bir bekleyiş sizi hafiften gerse de, o arada sizi ihmal ettikleri için değil, sebzelerinizi közledikleri için beklediğinizi bilin, sabırlı olun.
Hem acı olup hem de bu sıcakta insanı ferahlatan tek şey şalgam suyu olsa gerek! Özellikle Mersin’den getirdiklerini söyledikleri şalgam suyunun tadı hoş. Ne kadar sevseniz de aşırı sıcaklarda et yemek meşakkatli iştir; Ciğerci Hulusi’de taze nane ağzınızı, acılı şalgam suyu da içinizi ferahlatarak size bu konuda koltuk çıkıyorlar.
Ciğerci Hulusi, kendine biçtiği “iyi tantuniyi tanıtma ve sevdirme misyonu”nda kararlı, bu konuda istekli olduğunuzu fark ettiklerinde size hemen sacda pişmekte olan tantuniyi nasıl yaptıklarını anlatıyorlar. Etlerine güvenleri tam olsa gerek ki, kısa zamanda tantuni olacak pişmemiş yağsız eti siz de görebiliyorsunuz.

“Abi, çay içer misin?” teklifini memnuniyetle kabul ettim. İnsanı bezdiren İstanbul sıcağına serin bir köşede karnı tok oturmanın keyfiyle karşılık verdikten sonra da hesabı ödeyip kalktım. Eh, artık bir gün de gidip Ciğerci Hulusi’nin Mühürdar Caddesi’ndeki diğer şubesinde bu kez ciğer keyfi yaparız.
Afiyet olsun sayın Demirsoy. Fakat fotoğraflardan anlayabildiğim kadarıyla, getirilen yeşillik miktarı pek fazla değilmis herhalde. Bir kaç yıl evvel, Mersin'de, minik bir ara sokak lokantasında (hem de kavurucu yaz sıcağında) yediğim nefis mi nefis, şu anda düşündüğümde bile ağzimi sulandiracak denli lezzetli olan tantuninin yaninda gelen yeşilliği görecektiniz siz bir de. Üstelik, tantuniden once bitince bir tabak daha getirip koyuyorlardı.
YanıtlaSilCiğerci hulusi gerçekten bu işi iyi yapıyor. Gerçekten çok leziz ve temiz.
YanıtlaSilbende orada tantuni yedim. evet çok küçüktü. ne tad aldım ne doydum. üsküdar da yemeyi tercih ediyorum artık.
YanıtlaSilOsman bey yazilariniza bayiliyorum. Ozellikle girdiginiz ince detaylar ve yaptiginiz sosyolojik gozlemler cok hos, okurken beni sik sik gulumsetiyor. Ayrica Kadikoy'de gecmiste 20 seneden fazla oturmus biri olarak Kadikoy lokantalarini okumak cok hos. Yazilarinizin devamini dilerim.
YanıtlaSilResimlere bakınca iştahım açılıyor.. olsa da yesek..
YanıtlaSilTANTUNİ KOLAY YAPILAN BIR YIYECEK DEĞİL. AYRICA İSTANBULDA HERYERDE VAR AMMA HEPSİ LEZZETLI DEĞİL. TANTUNİ KÖTÜ YAPILIRSA NEFRET EDILEN BIR ŞEY OLUR
YanıtlaSil